Beşşar Esad Batı için büyük bir hayal kırıklığıydı
2000 yılında Suriye cumhurbaşkanlığını devraldığında, Batı’da bu genç, İngiltere’de eğitim görmüş göz doktoruna dair büyük umutlar vardı.
İnsanlar, 1982’de Hama’da 10.000’den fazla vatandaşın katledilmesini emretmesiyle hatırlanan merhum babası Hafız’ın otuz yıl süren boğucu, otokratik yönetiminin ardından onun temiz bir nefes olacağını söylüyorlardı.
Aynı yıl iktidara gelen diğer genç Arap yöneticiler gibi (Ürdün’de Kral II. Abdullah ve Fas’ta Kral VI. Muhammed) Beşşar’ın da Suriye’yi dijital çağa taşımak isteyen bir modernleştirici olduğu söyleniyordu.
Ancak o yıl Şam’daki göreve başlama töreninde konuştuğumuz Suriyelilerin başka fikirleri vardı. “Zayıf,” dediler. “Altı ay dayanamaz.”
Aslında 24 yıl dayanabildi, ancak bu ancak 2015’te isyancıların ilerlemesiyle neredeyse çökme noktasına gelen iktidarının Rusya, İran ve Hizbullah tarafından desteklenmesi sayesinde mümkün oldu.
Batı’nın hayal kırıklığı çok daha önce, 2001 yılında Suriye Devlet Başkanı’nın, İngiliz Başbakanı Tony Blair’in tüm terör gruplarını kınama kararını paylaşmayı reddetmesiyle başladı.
Beşşar Esad, ülkesinin ev sahipliği yaptığı silahlı Filistinli grupları, “Siz onlara terörist diyorsunuz, biz onlara özgürlük savaşçıları diyoruz” şeklinde ifade ediyordu.
Çok geçmeden reformcu olmadığını kanıtladı ve halkı değişim istediğinde, onların taleplerini kurşunlarla, varil bombalarıyla, sarin gazıyla ve endüstriyel ölçekte işkenceyle karşıladı.